DEVAM: 239-242. Bayram
Günü Hutbesi (Okumak)
حَدَّثَنَا
أَحْمَدُ
بْنُ
حَنْبَلٍ
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
الرَّزَّاقِ
وَمُحَمَّدُ
بْنُ بَكْرٍ
قَالَا
أَخْبَرَنَا
ابْنُ جُرَيْجٍ
أَخْبَرَنِي
عَطَاءٌ عَنْ
جَابِرِ بْنِ
عَبْدِ اللَّهِ
قَالَ
سَمِعْتُهُ
يَقُولُ
إِنَّ النَّبِيَّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَامَ يَوْمَ
الْفِطْرِ
فَصَلَّى
فَبَدَأَ
بِالصَّلَاةِ
قَبْلَ
الْخُطْبَةِ
ثُمَّ خَطَبَ
النَّاسَ
فَلَمَّا
فَرَغَ
نَبِيُّ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
نَزَلَ
فَأَتَى
النِّسَاءَ
فَذَكَّرَهُنَّ
وَهُوَ يَتَوَكَّأُ
عَلَى يَدِ
بِلَالٍ
وَبِلَالٌ
بَاسِطٌ
ثَوْبَهُ
تُلْقِي
فِيهِ
النِّسَاءُ
الصَّدَقَةَ
قَالَ
تُلْقِي
الْمَرْأَةُ
فَتَخَهَا
وَيُلْقِينَ
وَيُلْقِينَ وَقَالَ
ابْنُ بَكْرٍ
فَتَخَتَهَا
Câbir b. Adillah
(r.a.)'dan; demiştir ki: Nebi (s.a.v.) ramazan bayramı günü kalkıp önce namazı
kıldırdı, sonra da cemaate hitabede bulundu. Hutbeyi bitirince inip kadınların
yanına geldi. Bilâl'in eline tutunmuş bir vaziyette kadınlara va'z etti. (Bu
esnada) Bilâl elbisesini yaymıştı. Kadınlar da elbisenin üzerine sadaka
atıyorlardı. Birisi büyük yüzüğünü atıyor, diğerleri de (ellerindekini) atıyor,
atıyorlar(dı).
Îbn Bekr; فَتَخَهَا kelimesini فَتَخَتَهَا şeklinde rivayet etmiştir.
İzah:
Buhârî, iydeyn; Nesâî,
iydeyn; Dârimi, salât; Müslim (benzeri), iydeyn; Ahmed b. Hanbel, III, 294,
318.
Felah: Kadınların
takındıkları büyükçe yüzük demektir.El parmaklarına takılabildiği gibi ayak
parmaklarına da takılabilir. Kaşı olmayan yüzüklere "fetah" diyenler
de vardır.
Hadis-i şerifte ifâde
edildiğine göre, Hz. Nebi bir ramazan bayramında musallaya çıkmış, önce bayram
namazını kıldırmış daha sonra da hutbe okumuştur. Hutbeyi bitirince, bulunduğu
yerden ayrılmış ve erkeklerden ayrı bir yerde duran kadınların yanına
gelmiştir. Metinde Hz. Peygamberin hutbesini bitirince "inip kadınların
yanına geldiği" tarzında bir ifade kullanıldığı için, Efendimizin hutbeyi
yüksekçe bir yerde (minberde) okuduğu zannedilebilir. Halbuki başka hadislerde
Resûlullah'dan musalladaki bayram hutbelerinde minbere çıkmayıp ayakta ya da
devesine binmiş olduğu halde hutbe irad ettiği bildirilmektedir. O halde
buradaki " = indi" fiilini "olduğu yerden ayrıldı" ya da
"devesinden indi” mânâsında anlamak gerekir.
Hz. Nebi kadınların
yanına gelince, onlara da bir konuşma yapmıştır. Kadı İyaz, "bu hitabenin
bayram hutbesi esnasında ve hutbeye dahil, ancak, Islâmın ilk günlerinde ve
Resûlullah'a has olduğunu" zannetmiştir. Nevevî ise, "Hutbeyi
bitirince..." ifâdesine dayanarak bu hitabenin bayram hutbesinden sonra
olduğunu söylemiştir. Müslim'deki bir rivayetten anlaşıldığına göre,
Resûlullah (s.a.v.) bu hitabede kadınlara, çoğunun Cehennem'in yakıtı olduğunu
hatırlatmış ve tasadduk etmelerini yardımda bulunmalarını tavsiye etmişti.
Bunun üzerine kadınlardanbirisi büyük yüzüğünü çıkarıp Bilâl'in yaydığı elbise
üzerine atmış, peşinden diğer kadınlar da ellerinde avuçlarında ne varsa
atmaya başlamışlardır.
Hadis metnindeki
"atıyorlar" fiilinin tekrarlanması kadınların attıklarının sadece
yüzükten ibaret olmadığına işaret sayılmıştır.
Kadınların verdikleri
sadaka, fıtır sadakası değil mutlak manada bağıştır. Müslim'deki bir rivayete
göre râvilerden İbn Cüreyc, Atâ'ya bu bağışın fıtır sadakası olup olmadığım
sormuş, o da, "hayır ama o zaman verilen bir sadaka" demiştir.
Kadınların hemen o anda ellerindekini bağışlamaları, onların kocalarından izin
almadan kendi mallarını tasadduk etmelerinin caiz olduğunu gösterir.